İMPLANTOLOJİ
Hayata gülebilmek için değerinizi hissedin..
Diş İmplantları
Hangi durumlarda implant yapılabilir?
Dişlerinizin sadece çiğnememizi değil konuşmamızı, görünüşümüzü hatta kişisel karizmamızı
da etkileyen bir organımız olduğu unutulmamalıdır.
Tek diş eksikliği, birden fazla diş eksikliği ve tam dişsizlik durumlarında implant uygulanabilir.
Kimlere implant uygulanabilir?
Normal bir yara iyileşme kapasitesine sahip,
Ağız hijyenini iyi Yeterli miktarda ya da yeterli miktara ulaştırılabilecek potansiyelde
sağlıklı kemik yapısına sahip,
İmplant yapımı için sakınca teşkil eden sistemik hastalıkları (şeker hastalığı, ileri derecede
kemik erimesi vb.) olmayan herkese, implantuygulanabilir.
İmplant uygulamasının avantajları nelerdir?
İmplant, sağlam, rahat ve güvenilir bir uygulamadır. İmplantlar üzerine yapılan protezler,
gerçek dişlerin yerini alırken en doğal yapıyı oluştururlar. Eksik dişlerin tamamlanması
sürecinde, sağlıklı dişlere dokunulmamış olur. Sağlam dişlerimizin protez yapmak amacıyla
kesilmemesi elbette çok önemli bir avantajdır.Ayrıca implantlar diğer protez seçeneklerine
oranla çok daha uzun ömürlüdür.
Özellikle diş eksikliklerine bağlı olarak sabit protez kullanma şansını yitirmiş hastalarımızda
ya da kemik erimesine bağlı olarak total protezlerinin ağızlarında sabit durmamasından şikayetçi
olan hastalarımızda ilk akla gelecek alternatif implant tedavisi olacaktır.
Zira yaşam standartlarının gelişmesine bağlı olarak uzayan insan ömrü, pek çoğumuzu ileri
yaşlarda da belirli bir yaşam konforunu talep eder duruma getirmiştir. Yine genç yaşlardan
itibaren hareketli (takıp çıkartılabilen) protezler kullanmak yine hiç birimizin arzu edeceği
bir şey değildir. İşte tam da bu noktada implantlar bize büyük bir tedavi alternatifi sunar.
Diş kaybının etkileri fizyolojik olduğu kadar psikolojik de olacaktır. İmplant, doğal dişin
yerine geçen bir özel uygulama olarak, diş kayıplarının ya da doğuştan gelen diş eksikliklerinin
neden olduğu fizyolojik ve psikolojik sorunlara kesin ve sağlıklı bir çözüm imkanı da sunmaktadır.
Oral Implantoloji nedir?
Kaybedilen dişlerin yerine tedavi amacı ile yerleştirilen ve organizma için herhangi bir
yan etkisi olmayan, kemik dokusu ile birleşimini tamamladıktan sonra da doğal bir diş gibi
iş görebilen, titanyumdan yapılmış; plak, vida ve çivilere implant denir.
İmplant üzerine yapılan diş, doğal dişiniz gibi görünür, doğal performans gösterir.
İmplant insanlık tarihi kadar eskilere dayanan bir uygulamadır. Tarihin çeşitli dönemlerinde
insanlar, çene kemiği üzerine diş görevini görecek parçalar monte etmeyi bir çözüm olarak
görmüşlerdir.
Günümüzde implant materyali olarak en fazla kullanılan metal titanyumdur. Titanyum, doku
uyumu mükemmel olan, yüzyıllardır tıbbın birçok alanında güvenle kullanılan bir metaldir.
Kök, silindir ya da vida şeklinde biçimlerindirilen titanyum, özel birtakım işlemlerden geçirildikten
(özel tasarım asitleme, lazerle pürüzlendirme vb.) sonra dental implant olarak kullanıma
hazır hale gelmektedir. Bu işlemler implantın kalitesini belirler.
Diş kayıplarının ya da meydana gelen travmaların sonucunda, fizyolojik olarak oluşan kemik
erimeleri, çene kemiğinin seviyesinin ve hacminin azalmasına sebep olmaktadır. Bu durum,
uygulanacak protezin işlevini tam olarak yerine getirebilmesine engeldir. Bunun sonucunda
da çiğneme ve konuşmada problemler söz konusu olur.
Tedavi hedeflerimiz nelerdir?
İmplantlar ve bunlardan destek alan implant üstü protezler ile her türlü dişsizliğin ve eksik
fonksiyonların giderilmesidir.
Tek diş eksikliğinin komşu sağlam dişlere dokunulmadan giderilmesi
Birden fazla diş eksikliğinin, takılıp çıkartılan protezler yerine, implantlar yardımı ile
sabit köprüler yapılarak giderilmesi.
Tam dişsizlik durumunda takılıp çıkartılan protezler (damak) yerine sabit protezler yapılması
mümkün değildir.
İmplant her yaşta uygulanabilir mi?
Evet. Yalnızca, gençlerde kemik gelişiminin tamamlanması gerekmektedir. Bu da kızlarda 16-17,
erkeklerde ise 18 yaşına kadar gerçekleşmektedir.
Erişkinler için üst yaş sınırı yoktur. Genel sağlık durumu uygun olan her yaştaki insana
uygulanabilir. Yaşlı insanlar daha çok diş kaybettiklerinden ve çene kemiklerinde erimeler
olduğu için diş implantlarına daha çok gereksinim duyarlar.
Bütün diş implantları başarılı mıdır?
İmplantların başarısı için genel sağlığın iyi olması, yani yeterli "iyileşme potansiyeli"
olması, doğru teşhis konulması ve implantın temizlik ve bakımının doğru yapılması gerekmektedir.
Bunun yanında hekim tarafından uygun cerrahi ve uygun protez yapılmış olması gereklidir.
Ayrıca, çok fazla sigara içilmesi ve/veya aşırı alkol kullanılması başarıyı olumsuz etkileyecektir.
Yukarıdaki faktörlere bağlı olarak
İmplantların kullanım ömürleri ne kadardır?
İlk hastalar, otuz yıldan fazla bir süredir implantlarını başarı ile kullanmaktadırlar. Bu
süre, genel sağlık durumu, implantın günlük bakım ve temizliği gibi birkaç değişkene bağlıdır.
Yine de başka her türlü tıbbi müdahalede olduğu gibi, prensip olarak, hayat boyu garanti
vermek implant başarısı %90-100 arasında değişebilir.
İmplantın yapılmasının mümkün olamadığı durumlar;
Bazı bedensel rahatsızlıklar veya engeller nedeniyle implant yapılması sakıncalı olabilir.
Bunlar:
İleri derecede kemik erimesi
Önemli kalp rahatsızlıkları
Kan pıhtılaşma sorunları
Romatizmal hastalıklar
Aşırı düşkün olmak ve benzeri durumlar
Diabet (şeker hastalığı) olan hastalarda; kontrol altında olmayan ve diabetin düzenli seyretmediği
durumlarda
Çenedeki kemik yapısının uygun olmaması, yetersiz veya anatomik olarak riskli olması
Hastanın cerrahi işlemlere yatkın olmaması (aşırı korku, endişe)
Hastanın maddi durumunun iyi olmaması (Pahalı bir işlem olması)
Hastanın implant sonrası oral hijyenini (ağız temizliğini) tam olarak sağlayamayacağı durumlar.
Eğer tedavi başarısız olursa?
İmplant çok basit bir girişim ile çıkartılabilir ve yeri kendiliğinden iyileşir.
İmplantlar vücut tarafından reddedilir mi?
İmplantlar çoğunlukla titanyum denilen biyolojik uyumlu maddelerden yapılmaktadır. Titanyum
canlı bir madde olmadığı için, kalp ve böbrek transplantasyonlarında olduğu gibi bir antijen
- antibody reaksiyonu oluşturmaz.. Bu nedenle bir "doku reddinden" söz edilemez.
Kanser riski var mıdır?
Tıp ve diş hekimliği dünyasında diş implantlarının kansere neden olduğunu gösteren tek bir
örnek bile yoktur.
Diş implantları kozmetik nedenlerle uygulanır mı?
Diş implantlarının temel uygulama alanı diş eksikliğinin giderilmesidir. Diş eksikliği giderilirken
kozmetik iyileşmeler de elde edilebilir.
Bir garanti verilebilir mi?
Yapılan bilimsel çalışmalarda implant başarısının %90-100 arasında değiştiği gösterilmiştir.
Ancak her tür tıbbi müdahalede olduğu gibi implantlar için de garanti vermek mümkün değildir.
Ancak kliniğimizde tedavi başarısını artırmak için gerekli koşullar son derece özenle bir
araya getirilir.
Tedavi başarımızı belirleyen temel kriterlerimiz nelerdir ?
Öncelikle vaka seçimi yani doğru endikasyonun koyulması tedavi başarısı için ilk şarttır.
Doğru protetik planlama
Klinik şartların uygunluğu (gerekli cerrahi malzeme ve sterilizasyon koşullarının hazır olması)
Yeterli cerrahi becerinin gösterilmesi
Yıllara ve çok sayıda vakaya bağlı olarak, klinik güvenilirliği kanıtlanmış implant markalarının
tercih edilmesi .
Ve üst yapı (implant üstü protez ) yapılırken de aynı özenin ve becerinin sürdürülmesi .
Tedavi başarımızı yüksek tutan temel kriterlerimizdir.
İmplant Pahalı bir tedavi midir?
İmplant uygulamaları bir dizi karmaşık ve uzun süreli işlemleri gerektirir. Dolayısıyla rutin
diş hekimi hizmetlerinden daha yüksek bir harcama da gerektirirler. İmplant tedavileri tamamlanan
hastalarda yapılan bir araştırmada, hastalar yaptıkları yatırımın karşılığını aldıklarını
ve gerekirse aynı şeyi tekrar yaptıracaklarını belirtmişlerdir.
Operasyon sırasında ve sonrasında bir rahatsızlığım olacak mı?
Operasyon lokal anestezi ve sedasyon ile hiçbir ağrı ve rahatsızlık duyulmadan yapılabilmektedir.
Gerekli durumlarda genel anestezi de uygulanabilir. Operasyondan sonra herhangi bir diş çekiminden
sonra da duyulabilecek hafif bir ağrı veya şiş olabilir. Bunlar da ağrı kesicilerle ve gerekli
önlemlerle rahatlıkla giderilebilir.
Yerleştirme operasyonu ve protezin tamamlanması ne kadar sürer?
Cerrahinin süresi yerleştirilecek implant sayısına ve hastanın koşullarına bağlı olarak yarım
saat ile birkaç saat arasında değişebilir. Operasyondan sonra, implant ile kemiğin kaynaşması
için (osseointegrasyon) 3-6 ay kadar beklenir. Daha sonra bu implantlar üzerine, birkaç seans
süren bir uygulama ile protezler yerleştirilir.
Bir diğer seçenek ise, ufak bir maliyet farkını göze alarak uygulanabilecek aktif yüzeyli
implantlardır. Kaynaşma (osseointegrasyon) süresini 2 haftaya indiren dolayısıyla çok daha
kısa sürelerde protez yapımına imkan veren bu yeni tür implantlar da hastalarımızın zaman
kısıtlılığına bağlı olarak tercih edilebilir.
Bazı uygun koşulların sağlanabildiği durumlarda hiç beklemeden de protez yapılabilmektedir.
Çağdaş diş hekimliğinin bütün olanaklarının kullanıldığı bu protezler birer mühendislik harikasıdır.
Protez nedir?
Dişlerin ve çevre dokuların çeşitli nedenlerle madde kaybına uğradığı ya da tamamen yok olduğu,
yani kaybedildiği durumlarda, onları onarmak ya da yerine konması için kullanılan, hazırlanmış
materyallere protez adı verilir.
Protezin amacı nedir?
Protezde; hastanın kaybolan fonksiyonları tekrar kazandırılmaya çalışılırken, aynı zamanda
bozulan konuşmasının da düzeltilmesi ve estetik görünümünün de daha iyi olması amaçlanmaktadır.
Böylelikle büyük oranda kaybedilen ağız sağlığı düzeltilirken toplum içinde eksik ya da harap
olmuş dişlerle yaşamak zorunda kalan bireylerin psikolojik açıdan da desteklenmesi sağlanır.
Çünkü bu şekilde yaşamlarını (bir süre de olsa) sürdürmek zorunda olan bireyler, öncelikle
gülmeyi unuturlar.
Bu da fonksiyonel bozuklukların yanı sıra, insanlarda kendine güven duygusunun zedelenmesine
neden olur. Bu tip hastalara yapılan çeşitli protezlerle insanların yaşam kalitesinin yükseltilmesi
amaçlanır.
Dişlerin kaybedilmesi sonucunda yapılan protezler genel anlamda iki türlüdür:
1. Ağızda kalan dişlerin üzerine yapılan ve hasta tarafından çıkartılamayan kron, köprü gibi
SABİT PROTEZLER,
Metal destekli seramik kronlar: Altında özel bir metal altyapı üzerine işlenen porselenlerdir.
Metal desteksiz protezler: seramik altyapı üzerine işlenen full estetik kronlardır. Empress11,
zirkonyum oksit, inceram kuronlar, laminat veneerler kliniğimizde başarıyla uyguladığımız
metal desteksiz full estetik porselen seçenekleridir.
2. Hasta tarafından istenildiğinde takıp çıkartılabilen HAREKETLİ PROTEZLER.
Estetik, protezlerle düzeltilebilir mi?
Eğer gülerken dişlerin görünümü insanları sürekli mutsuz kılıyorsa o kişinin diş hekimine
baş vurmasında yarar vardır. Kırılmış, renk değiştirmiş ya da şekil bozukluklarına sahip
dişler insanların estetiğinde olumsuz bir etki yaratırlar. Bu nedenle psikolojik olarak zarar
gören insanlar yapılacak çeşitli protezler yardımıyla kurtulabilirler.
Ortodonti Latince de “Düzgün Diş” anlamına gelir. Genel anlamda dünyada, “ortodonti ve çene yüz ortopedisi” olarak anılır.
Bunun sebebi sadece dişleri değil, dişleri ve çene yüz ilişkilerini birlikte inceleyen bir
bilim dalı olmasıdır. Ortodonti uzmanı olabilmek için 5 senelik bir diş hekimliği fakültesini
bitirdikten sonra 4 senelik bir ortodonti eğitimi almak gerekir. Bu eğitim sürecini tamamlayan
hekim “ortodontist” unvanını hak eder.
Genellikle insanlar kendilerinin ya da çocuklarının dişlerindeki düzensizliklerin, çapraşıklıkların
farkına vardıklarında ya da görüntülerinden memnun olmadıklarında ortodontistlere başvurma
ihtiyacı hissederler. Halbuki bu bozuklukların bir çoğu küçük yaşlarda başlayan düzenli kontroller
sonucu engellenebilmektedir. Bilinçli toplumlarda erken müdahaleler ve yeterli ağız diş sağlığı
eğitimi sayesinde ilerleyen yaşlardaki diş kayıpları ve diş çapraşıklıkları ciddi oranda
azalma göstermiştir. Halen ülkemizde ise bu bilincin yerleşmesi için yoğun bir çaba sarf
edilmektedir.
Dişlerimizin ve çenelerimizin doğru pozisyonlarda birbirleriyle fonksiyon görebilmeleri tüm
solunum ve çiğneme fonksiyonlarımızı etkileyen çok önemli bir faktördür. İşte ortodonti burada
devreye girer ve bu fonksiyonlarımızı optimum seviyede yerine getirebilmemiz için bize yardım
eder. Ortodontistler tedavi sırasında dişlerimizi ve çenelerimizi doğru şekilde fonksiyona
sokabilmek için yoğun çaba sarf etmektedirler. Tedavi öncesi alınan onlarca kayıt (ölçüler,
fotoğraflar, çene ve yüz röntgenleri hatta gerekli durumlarda bilgisayarlı tomografiler)
tedavi planlaması oluşturabilmek için çok titizlikle analiz edilir ve doğru tedavi planı
oluşturulmaya çalışılır. Doğru tedavi planı tedavinin yarısını oluşturmaktadır; bu sebeple
düzgün çalışan ortodontistler bu safhaya çok önem vermektedirler. Daha zekice planlanmış
mekanikler kullanarak gerekli tedavi uygulanır. Tedavi süresi ise vakanın şiddetine göre
1 sene ile 4 sene arasında sürmektedir. Genellikle tedavi süresi 2 senedir.
Ortodontide temel olarak kullanılan aygıtlar braketler ve tellerdir. Bunun yanı sıra daha
bir çok ağız içi ve ağız dışı aygıtlar kullanılmaktadır. Temel olarak kullanılan ve her bir
dişin üzerine yapıştırılan braketlerinde birçok çeşidi vardır. Bu farklılıklar mekanik ve
estetik olmak üzere ikiye ayrılır. Mekanik anlamdaki farklıkların sebebi şudur; ortodonti
ilk uygulanmaya başlandığından tarihten beri birçok tedavi teknikleri ve felsefeler ortaya
çıkmıştır. Bunun sonucunda piyasada onlarca çeşit farklı mekanik özellikler gösteren braketler
bulunmaktadır. Genelde her ortodontistin benimsediği bir veya birkaç teknik vardır ve kullandığı
braketleri sistemi doğrultusunda seçer. Estetik olarak ise daha çok yetişkinlerin tercih
ettiği diş rengi ve altın rengi braketler mevcuttur. Bunlarda yine yapıldıkları malzemeye
ve içerdikleri teknik özelliklere göre farklılıklar gösterirler. İlerleyen teknoloji sayesinde
ortodontide kullanılan tellerde büyük aşamalar kaydedilmiştir. En son çıkan şekil hafızalı
ve ısıya duyarlı teller tedavi süresinin kısalmasında büyük rol oynamaktadırlar. Yine tellerde
yapılan estetik amaçlı teflon kaplı beyaz renkli olanları piyasada mevcuttur. Fakat teknik
özellikleri halen yeterli seviyede olmadığından ortodontistler arasında fazla tercih edilmemektedirler.
Kanal tedavisi (Endodonti) nedir?
Dişlerin içinde, kılcal kan damarları ve sinirlerin bulunduğu, dişe hayat veren küçük bir
odacık ( pulpa ) vardır. Dişlerin büyümesini ve sürmesini sağlayan bu yapı aynı zamanda çürüme
meydana geldiğinde bir uyarı, alarm görevi görmektedir.
Diş çürüğü dişin sert dokularını parçalayarak pulpa odasına kadar ilerlediğinde, diş ağrısı
kendini gösterir ve bakterilerin salgıladığı asitler ( tedavi edilmez ise ) pulpayı öldürür.
Böylelikle ortaya çıkan toksinler ( zehirler ) kök ucundaki dar delikten dışarı sızarak çene
kemiğine yayılır. Çene kemiğinde oluşan iltihap dişin kaybına, çevre dokularının da harabiyetine
neden olur. Bu safhaya gelmeden önce dişi ve çevre dokular korumak için hastalıklı pulpa
dokusunun alınması en doğru çözümdür.
Pulpa dokusu temizlendikten sonra, bu odacığın bakterilerden arınması için çeşitli işlemler
uygulanır ve dezenfekte edilir. Sonuçta bu boşluk özel maddeler ile kök ucuna kadar doldurulur.
Dolgu nedir?
Dolgu, çürüyen dişlerin tüm çürük ve artıklar temizlendikten sonra ortaya çıkan boşluğun
o dişin normal formuna uygun olarak ve ağızda uzun süre problem yaratmadan durabileceği ispatlanmış
bir madde ile restorasyonudur.
Günümüzde en sık ve en başarıyla uygulanan dolgular:
Amalgam dolgular ve ışınlı dolgulardır.
Amalgam dolgular 90 yılı aşkın bir süredir içeriği geliştirilerek kullanıla gri renkli dolgulardır.
Renginden ve içeriğinde civa bulunduğundan pek sıcak bakılmazlar. Ancak aynı zamanda en çok
kullanılan dolgu materyalleridir. Bunun nedeni sağlamlığı, ekonomikliği ve bunca yıldır dolgudan
ötürü civa zehirlenmesi olayının bilimsel olarak kanıtlanamamış olmasındandır.
Diğer dık kullanılan dolgu materyali olan ışınlı dolgu da ise, diş rengine uygun olarak seçilen
ve özel bir ışığa duyarlı olan materyal boşluğa doldurulup ışık tutularak sertleştirilmektedir.
Amalgam dolguya olan üstünlüğü ilk bakışta kabul edilmekle birlikte uygulanacak olan dişin
konumu ve durumuna göre doğru uygulandığında başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Diş çürüğü nedir?
Diş çürükleri daha çok koyu renklenmelerle birlikte görülen oyuklar olarak algılanmaktadır.
Önlenebilir bir hastalık olmasına karşın dünyada diş çürüğü deneyimi yaşamayan çok az insan
vardır.
Dişler neden çürür?
Ağızda bulunan bakterilerden oluşan bakteri plağı şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan
artıklarından asit oluşturabilmektedir. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin
minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına ve diş hekimlerinin kavite
dedikleri oyuklara neden olmaktadır.
Kimlerde daha çok çürük olur?
Şekerli ve unlu yiyeceklerle bakterilerin buluşması sonucunda çürükler oluştuğuna göre herkes
için bir tehlike vardır. Ancak beslenmelerinde karbonhidratlı ve şekerli yiyeceklerin oranı
çok yüksek olanlar birde suların florür oranı çok düşükse çok daha fazla çürük tehlikesi
altındadır. Bakteri plağı tarafından oluşturulan asite karşı tükürük doğal bir savunma mekanizması
oluştursa da tek başına çürüğü önleyemez. Tükürük akışını ve miktarını azaltan hastalıklar
ya da ilaçlar da çürük oluşumunu hızlandırmaktadır.
Diş çürüğü önlenebilir mi?
Evet:
Sabah kahvaltısından sonra ve akşam yatmadan önce dişlerin fırçalanması ve her gün diş ipinin
kullanılması en etkili yoldur. Yiyecek artıkları en çok dişlerin çiğneme yüzeylerindeki girintilerde
ve dişlerin birbirine değdiği ara yüzeylerde biriktiği için diş fırçaları küçükbaşlı seçilmelidir.
Dişlerin iç yüzeyleri dış yüzeyleri çiğneyici yüzleri ve dilin üstü fırçalanmalı ve ara yüzlerde
diş ipliği kullanılmalıdır. Fırçalar orta derecede sert ya da yumuşak kıllı olmalı ve belirli
aralıklarda değiştirilmelidir. Fırça kıllarının aşınmamış olması ve bakteri taşımayacak bir
şekilde muhafaza edilmesi gerekir. Asla başkasının diş fırçası kullanılmamalıdır. Diş fırçalama
sırasında florürlü bir diş macunu kullanılarak, florürün diş çürüğünü önlemedeki rolünden
yararlanmalıdır. Florürlü macunlara yardımcı olarak aynı zamanda ağız kokusunu gidererek
ferahlık ve temizlik hissi veren florürlü gargaralar da kullanılabilir.
Şekerli yiyecekleri ana öğünlerde tüketmeye çalışmak ve yemek aralarında bir şey yememeye
gayret etmek de önemlidir.
Diş hekimine muntazam aralıklarla başvurmak bir çürüğü önlemek ya da erken yakalamada en
iyi yoldur. Ayrıca soğuk ve sıcağa duyarlı dişler ya da ağrılı dişlerde veya tebeşirimsi
renkte olan başlangıç çürükleri kahverengi renklenmeler ve oyuklar gibi durumlarda vakit
geçirilmeden hekime başvurulması tedavinin şeklini değiştirecek ve zorluğunu azaltacaktır.
Diş çürüğü eskiye oranla daha fazla mı görülüyor?
Evet ve maalesef. Özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde diş çürüğüne eskiye oranla
daha sık rastlanmaktadır. Bunun nedeni beslenme alışkanlığının değişmesidir. Eski insanlar
sert gıdalara beslendikleri için doğal yollarla dişlerde bir temizlik sağlanırdı. Günümüzde
hazır gıda endüstrisinin gelişmesiyle birlikte bu tür gıdaların tüketimi de arttı. Bisküvi
şeker , çikolata,kola gibi her an elimizin altında olan gıda maddeleri dişlerin üzerine yapışıp
kalan ve asit oluşturan maddeler oldukları için günümüzde diş çürüğü artışının başlıca sorumluları
olarak kabul ediliyor.
Çürük oluşumunu nasıl önleyebilirim?
Florlu bir diş macunu ile dişler fırçalanmalıdır.
Dişlerinizin arayüzleri için dişipi veya diğer arayüz araçları kullanılmalıdır.
Dengeli beslenmeye dikkat edilmelidir.
Dişlerinizi çürüğe karşı daha dayanıklı hale getiren uygulamalardan ‘’florlama’’ ve ‘’fissür
örütücüler’’ hakkında diş hekiminize başvurun.
Profesyonel diş temizliği ve ağız muayeneniz için düzenli olarak diş hekiminizi ziyaret etmelisiniz.
Çocuklarda Ağız ve Diş Sağlığı
Dişlerimiz; beslenme, konuşma, yutkunma gibi hayati fonksiyonları gerçekleştirir. Sağlıklı
dişlerin temeli ise neredeyse bebeklik döneminden atılmaya başlar. 6-8 aylarda alt üst kesici
dişler sürmeye başlar. Daha sonra her altı aylık periyotlarda bir grup dişin sürmesi ile
üst dişlerin sürmesi 2.5-3 yaşında tamamlanır. Süt dişleri, 6-8 yaşına gelindiğinde yine
ilk olarak alt ve üst kesici dişlerin sallanıp, düşmesi ile yerlerini sürekli dişlere bırakır.
Süt dişlerin tamamının düşüp sürekli dişlerin çıkması yaklaşık 12 yaşına kadar devam eder.
Çürük, uzun süre iyi fırçalanmayan dişlerin üzerine yerleşen mikroorganizmaların sebep olduğu
bir olaydır. Çürükten korunmanın en etkili yolu elbette düzenli ve özenli diş fırçalama alışkanlığıdır.
Çocuklarda diş temizliğine ilk dişin sürmesiyle yani ağızda yerini almasıyla başlanmalıdır.
Bu dönemde dişlerin temizliği diş macunu kullanılmadan steril gazlı bezlerle anne-baba tarafından
yapılmalıdır. 2.5-3 yaşında süt dişlerinin bitmesini takiben fırça ve macun kullanımına geçilebilir.
Okul öncesi çocuklarda diş fırçalama için bir teknik uygulatmak çok zordur. Bu yaşlarda önemli
olan, çocuğa diş fırçalama alışkanlığı kazandırmaktır. Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman
dişlerin görünen ya da kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysa çürüklerin önlenmesi için
dişlerin ara yüzleri ve çiğneyici yüzeylerini çok daha iyi temizlemek gerekir. Bu nedenle
fırçalamadan sonra anne-babanın kontrolü iyi olur. Çocuğun ağız büyüklüğüne uygun yumuşak
ve naylon kıllardan üretilmiş diş fırçaları kullanılmalıdır.
Süt dişlerinin her biri altından gelmekte olan sürekli dişe yer hazırlar. Bu nedenle çürük
sebebiyle zamanından önce çekilen süt dişleri ileride dişlerde çapraşıklık yani ortodontik
problem oluşmasına sebep olabilirler.
Ortodonti; en genel tarifi ile çene ve dişlerdeki istenmeyen çapraşıklık, aralık veya bozuklukların
tedavisi ile ilgilenir. Ortodontik problemlerin bir bölümü çok erken dönemlerde ortaya çıkabilir.
Özellikle, ailesinde dişlerinde bozukluk olan bireylerin aynı sorun ile karşılaşma ihtimalleri
daha yüksektir.
Yalancı emzik ve biberonun uzun süre kullanımı , parmak emme, büyük bademcik ve/veya geniz
eti sebebiyle burundan soluk alamama gibi sebeplere bağlı olarak ortodontik bozukluklar meydana
gelebilir. Erken teşhis problemin daha kolay şekilde daha iyi sonuçla çözülmesine yardımcı
olur.
Diş ve dişeti sağlığı; çok küçük yaşlarda başlayan düzenli bir bakım, koruyucu flour uygulamaları,
periyodik kontroller ve erken teşhis ile sağlanabilir.
Çocuk dişlerinde acil durumlar
Diş ağrısı:
Ağrıyan dişin çevresini temizleyin. Ilık tuzlu su ile gargara yaptırın ve eğer varsa sıkışmış
yiyecek artıklarını diş ipi ile uzaklaştırın. Asla dişlerin üzerine aspirin ya da benzeri
ilaçlar koymayın. Çocuğunuza daha önce de denemiş olduğunuz bir ağrı kesici verin ve en kısa
sürede bir diş hekimine götürün.
Travma sonucu diş yerinden çıkmışsa;
Dişi bulun. Köküne mümkün olduğunca dokunmadan alın. Diş hekimine gidene kadar dişi saklamak
için en ideal ortam süttür. Temize bir kapta sütün içinde koruyarak en kısa sürede diş hekiminize
gidin.
Süt veya sürekli dişlere travma;
Hiç zaman kaybetmeden diş hekiminiz ile temasa geçin. Travmalardan sonra her kaybedilen saat
oluşan hasar büyümektedir.
Isırılmış dudak,dil ya da yanak;
Yaralı bölgeye buz koyun. Eğer kanama varsa temiz bir gazlı bez ile hafifçe basınç uygulayın.
Kanama 15 dk içinde durmazsa diş hekiminize uğrayın.
Diş hekiminize ulaşana kadar;
Yarayı ılık su ile temizleyin. O bölgeye soğuk kompres uygulayın. Varsa kırık diş parçalarını
saklayın.
Periodontal Hastalık Nedir?
Periodontal hastalıklar dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen iltihabi hastalıklardır.
Erişkinlerde diş kayıplarının % 70’inden periodontal hastalıklar sorumludur. Bu hastalıklar
erken dönemde teşhis edildiklerinde kolay ve başarılı bir şekilde tedavi edilebilirler. Dişeti
hastalıklarının önlenmesi veya tedavisi; doğal dişlerin korunması daha rahat çiğnemenin ve
daha iyi bir sindirimin sağlanması gibi diğer faydaları da beraberinde getirir. Periodontal
hastalıklar dişeti iltihabı (gingivitis) ile başlar. Yani, gingivitis periodontal hastalığın
erken dönemidir. Bu dönemde dişetleri kanamalı, kırmızı ve hacim olarak büyümüştür. Erken
dönemde çok fazla rahatsızlık vermeyebilir. Tedavi edilmezse hastalık periodintitise ilerleyerek
dişeti ve dişleri destekleyen alveol kemiğinde geriyi dönüşsüz hasar oluşturabilir.
Periodontitis periodontal hastalıkların daha ilerlemiş bir safhasıdır. Dişleri destekleyen
dokularla birlikte alveol kemiğinde hasar oluşur. Diş-dişeti arasında “periodontal cep” varlığı
enfeksiyonun yerleşimini ve hastalığın ilerlemesini kolaylaştırır. Hastalık ilerledikçe dişler
sallanmaya başlar, hatta çekime gidebilir.
Periodontolojinin Önemi Nedir?
Dişleri destekleyen dokularda iltahap ya da periodantal hastalık bulunması ilerleyen hastalıkla
beraber dişlerde çürük olmaksızın dişlerin kaybına neden olabilmektedir. Periodontal tedavi
diş hekimliğinde temel tedavidir. Hastaların kendi oral hijyenlerini sağlayabilmesini hedef
alır. Halk arasında diş etim kanıyor, dişlerim yaşım ilerledikçe yer değiştiriyor, diş etlerim
çekiliyor, dişlerim sallanmaya başladı gibi şikayetlerin uzman bir periodontolog tarafından
muayene edilmesi gerekmektedir.
Diş etlerimin rengi değişti. Dişlerimin arasında ki diş etlerim çekildi gibi sorunlar periodontoloji
bilim dalının incelediği konular arasındadır.
Ayrıca herhangi bir protez yapımında önce (porselen kuronlar hareketli protezler implant
uygulamaları) periodontolog (diş eti hastalıkları uzmanının) muayenesinden geçmesi protezin
ömrünü uzattığı yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Bunun anlamı dişleri destekleyen dokuların
sağlıklı olmaması demek bir binanın temelinin sağlam olmaması anlamına gelir. Temel sağlam
olmayan bir bina çok sağlam olamayacağı gibi periodontolog muayenesinden geçmeyen dişlerin
üzerine yapılacak olan protezlerde çok uzun ömürlü olmamaktadır.
Dişeti Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
Dişeti hastalığının pek çok bulgusu vardır; diş fırçalama sırasında kanayan dişetleri kırmızı
şiş ve hassas dişetleri dişlerden kolaylıkla ayrılabilen, uzaklaşan dişetleri, dişler ve
dişetleri arasında iltihabi akıntı sallanan veya giderek birbirinden uzaklaşan dişler (dişler
arasında aralıkların oluşması veya mevcut aralıkların artması) ısırma sırasında alt ve üst
dişler arasındaki ilişkilerin değişmesi bölümlü protez uyumundaki değişiklik, bozulma. Sürekli
kötü ağız kokusu.
Bununla beraber periodontal hastalık hiçbir bulgu vermeden de ileri safhalara ulaşabilir.
Bu nedenle düzenli aralıklarla diş hekimine gitmek son derece önemlidir.
Dişeti Hastalığının Nedeni Nedir?
Dişeti hastalığının en önemli nedeni “bakteriyel diş plağı” adı verilen, dişler üzerinde
biriken yapışkan ve renksiz film tabakasıdır. Günlük fırçalama ve diş ipliği kullanımı ile
diş plağının uzaklaştırılması sağlıklı bir ağız için temel gereksinimdir. Eğer plak etkin
bir şekilde dişlerden uzaklaştırılmazsa diş taşı veya tartar olarak bilinen düzensiz yüzeyli
ve geçirgen bir yapıya dönüşür. Plaktaki bakteriler tarafından salınan zararlı ürünler dişetinde
irritasyona neden olur. Bu ürünler nedeniyle dişetini dişe sıkıca bağlayan lifler yıkıma
uğrar, dişeti dişten uzaklaşır ve periodontal cep oluşur. Böylece bakteri ve ürünlerin daha
derin dokulara ilerlemesi kolaylaşır. Hastalık ilerledikçe cep derinleşir bakteriler daha
derine; kemiğe kadar ilerler ve dişi destekleyen alveol kemiğinde de yıkım başlar. Hastalık
tedavi edilmeden bırakılırsa sonunda dişler sallanır ve çekimleri bile gerekebilir.
Dişeti Hastalığı Nasıl Önlenir?
Periodontal hastalığın önlenmesinde en önemli görev kişinin kendisine düşmektedir. Dişleri
sağlıklı bir durumda sürdürmek için, günlük ağız bakımı işlemleri ile (diş fırçalama ve diş
ipliği kullanma) bakteriyel diş plağının uzaklaştırılması gerekmektedir. Diş hekimine düzenli
aralıklarla gidilmesi de aynı derecede önemlidir. Günlük ağız bakımı işlemleri diş taşı oluşumunu
en az düzeye indirebilir, ancak tamamen önleyemeyebilir. Diş fırçası, diş ipliği veya diğer
temizlik araçları ile ulaşılmayan bölgelerin bir diş hekimi tarafından değerlendirilmesi
mevcut diş plağı ve /veya diş taşının uzaklaştırılması açısından gereklidir.
Dişeti Hastalıklarının Tedavisi Nedir?
Diş hastalığının erken döneminde tedavi dişler üzerindeki eklentilerin (plak ve diş taşı)
uzaklaştırılması ve düzgün bir kök yüzeyinin sağlanmasını kapsar. Bu işlem dişetinde iltihaba
neden olan bakteri ve irritanların uzaklaştırılmasını sağlar. Genellikle bu tedavi, diş etinin
tekrar dişe adaptasyonu veya dişetinin büzülerek cebin elimine olması için yeterlidir. Dişeti
hastalığının erken döneminde vakaların çoğunluğunda, diş taşı temizliği plağın uzaklaştırılması
ve düzgün bir kök yüzeyinin sağlanmasını takiben günlük etkin ağız bakımı başarılı bir tedavi
için yeterlidir. Daha ilerlemiş vakalar cerrahi tedaviyi gerektirebilir. Bu tedavinin amacı
dişleri çevreleyen derin periodontal ceplerdeki diş taşlarını temizlemek cebin büzülerek
eliminasyonunu ve düzgün bir kök yüzeyini sağlamak ve daha kolay temizlenebilir bir dişeti
formu oluşturmaktadır.
Periodontal tedavi sonrası hastaların düzenli olarak diş hekimi tarafından muayene edilmesi,
plak kontrolü ve yeni diş taşı birikimlerini ortamdan uzaklaştırması gereklidir. Fakat unutmamak
gerekir ki; periodontal tedavi ile elde edilenlerin sürdürülmesi için hiçbir işlem kişinin
günlük ağız bakımı işlemlerini etkin bir şekilde uygulamasından daha yararlı olamaz.
Periodontolojik Tedavi Neler İçerir?
1.Başlangıç Periodontal Tedavi:
Hastanın tüm sistemik ve ağız içi kayıtlarının alınması,
Dişler üzerinde bakteri barındıran plağın uzaklaştırılması,
Hastanın oral hijyen hakkında bilgilendirilmesi,
Hastanın periodontal hastalık hakkında bilgilendirilmesi,
Ağız içerisinde bulunan taksın dolguların düzeltilmesi hastanın kendi ağız temizliğini sağlayabilmesi
için optimum durumun sağlanması,
Diş taşlarının uzaklaştırılması,
Diş kökleri üzerindeki bakteri birikintilerinin uzaklaştırılması,
Kök yüzeyi düzleştirilmesi,
Alt ve üst çenede bulunan dişlerin birbiri arasındaki ilişkinin (okluzyonun) kontrol edilmesini
kapsar.
Oral Hijyen Kontrolü
Hastaların diş taşı temizliği ve polisaj işlemleri yapıldıktan 1 yada 2 hafta sonra hastanın
kendi oral temizliğini sağlayıp sağlayamadığının bir periodontolog tarafından kontrol edilmesidir.
Hastanın oral hijyenini sağlayamadığı bölgeler hastaya tekrar anlatılır ve yanlışları gösterilir.
2. Tekrar değerlendirme:
Başlangıç perıodontal tedavisinden sonra hasta tekrar değerlendirilir. Bu değerlendirme sonucunda
hastanın ileri periodontal tedaviye ihtiyacı olup olmadığına karar verilir.
3. İleri Periodontal Tedavi:
İleri periodontal tedavi cerrahi yaklaşım ve dişeti kuretaj işlemlerini içerir.
Cerrahi Yaklaşımlar İçerisinde:
GİNGİVEKTOMİ, GİNGİVOPLASTİ, FLAP OPERASYONLARI, SERBEST DİŞETİ GREFTİ, BAĞ DOKUSU GREFTİ,
LATERALE KAYDIRILAN FLAP, KRONALE KAYDIRILAN FLAP, APIKALE KAYDIRILAN FLAP, FUKASYAON DEFEKTLERININ
TEDAVİSİ (tunel operasyonları bicuspidasyon hemisection). KURON BOYU UZATMA, OSTEKTOMI ve
OSTEOPLASTİ bulunmaktadır.
REGENERARTİF CERRAHİPERİODONTAL tedavi ise: kaybedilmiş periodontal dokuların (ku desteğinin)
tekrar kazanılmasını hedefler.
4. İdame Tedavisi:
Aktif periodontal tedavi sonrasında dokuların sağlığını devam ettirebilmeyi amaçlar. Bu tedavide
hastalar 3 veya 6 ayda hekimine kontrole gelerek tedavinin devamını sağlarlar.
Periodontal Cerrahi Sonrası Postoperatif Öneriler:
Cerrahi işlem sonrası 2 saat hiçbir şey yiyip içmeyiniz.
Ameliyat sonrası ilk 24 saat içerisinde sıcak yiyecek ve içeceklerden uzak durmanız gerekmektedir.
Çiğneme operasyona dahil edilmeyen bölge ile yapılmalıdır. Yumuşak ve ılık yiyecekler uygundur.
Asitli meyve suları, alkollü içecekler ve baharatlı yiyeceklerden uzak durulması gerekmektedir.
Aksi taktirde ağrıya neden olurlar.
Ameliyatı takip eden günlerde sigara içilmemelidir. Diş etini irrite ederek iyileşmeyi tehlikeye
atacağından ve ağız içi sıcaklığını arttıracağından cerrahi işlem sonrası sigara içilmemesi
gerekir.
Ameliyatı takiben 2 hafta süresince, eğer varsa, protezlerin mümkün olduğunca az kullanılması
gerekmektedir.
Ameliyat yapılan bölgede pat yoksa veya düştüğünde sütunlara bakmak için dudak ve yanağın
kaldırılmaması gerekmektedir.
Ameliyat bölgesine konulan pat sizi rahat ettirmek ve yara bölgesini irritasyondan korumak
içindir. Ağrıyı önler, yara iyileşmesini kolaylaştırır ve alışık olduğunuz aktiviteleri rahatlıkla
sürdürebilmenizi sağlar. Pat ilk yerleştirildiği birkaç saat içinde rahatsızlık hissi verebilir.
Dil veya parmakla patı oynatmayınız. Yerleştirilen pat küçük parçalar halinde kırılırsa panik
yapmayınız. Büyük parçalar koparsa veya sizi çok rahatsız ederse doktorunuzu arayınız.
Hafif şişlikler olabilir. Operasyon bölgesinin üzerine ilk gün buz torbası hazırlayarak dışarıdan
uygulayabilirsiniz. Sık olarak bir çay kaşığı tuz koyduğunuz bir bardak ılık su ile ağzınızı
yavaşça çalkalayınız.
Operasyon sonrası ilk 4-5 saat içerisinde cerrahi bölgesinden bir miktar sızıntı olabilir.
Bu da tükürüğünüze kırmızı renk verecektir. Bu durumda panik yapmayınız ve sızıntı devam
ederse temiz bir gazlı bezi rulo haline getirip 20 dakika kadar kanama bölgesine bası yapacak
şekilde uygulayabilirsiniz. Daha uzun süreli kanamalar doktorunuz tarafından kontrol altına
alınmalıdır.
Operasyon sonrası ilk 24 saat içerisinde ürperti ve halsizlik hissi oluşabilir. Bu durum
normaldir ve endişeye gerek yoktur. Günlük aktivitelerinize devam edebilirsiniz, ancak aşırı
çaba gerektiren sporlar yapılmamalıdır.
Ameliyat sonrası iyileşme için doktorunuzun yazdığı reçeteyi uygulayınız. Eğer doktorunuz
önermişse antibiyotikleri tarif edilen şekilde kullanınız. Ameliyat sonrası ağrınız olursa
ağrı kesici alabilirsiniz. Bu durumda aspirin veya benzeri salisilik asit türevi ilaçlar
alınmamalıdır.
Ameliyat edilmeyen bölgelere normal fırçalama işlemlerini uygulayabilirsiniz. Ameliyat bölgesindeki
dişlerin ise çiğneme yüzeylerini fırçalayınız. Pat uygulanmamışsa o bölgedeki dişleri de
fırçalayabilirsiniz. Ancak, diş ipi kullanırken dişeti altına inmeyiniz. Doktorunuz önermişse
fırçalama işlemleri sonrası önerilen ağız gargarasını kullanabilirsiniz.
Yemek sonrası ağzınızı çalkalayın. Patın üzerini nemli pamukla veya kulak temizleme çubuğu
ile silebilirsiniz.
Doktorunuzun önerdiği süre (1 hafta veya 10 gün) sonunda dikişlerinizi aldırmak ve kontrol
için doktorunuzu arayınız.
Estetik diş hekimliği; diş hekimliğinin, ağız ve diş bölgesini sağlık ve estetik açıdan yeniden düzenlenmesini ele alan önemli
bir branştır. Ana teması sağlıklı bir gülüş tasarımıdır. Gülüş tasarımı, kişiye özel ideal
gülüşü sağlık ve doğallık ile yenilemektir. Önemli olan tıbbi kurallar dahilinde size yakışan
estetik gülüş ifadesini oluşturmaktır. Dişlerimiz asıl işlevlerinin yanı sıra (çiğneme, konuşma
vb.)estetik açıdan toplumdaki özgüvenimizi de fazlasıyla etkiler. Gülüşümüz insanlarla iletişimimizde
çok önemli bir faktördür. Dişlerdeki renk ve şekil bozuklukları bireyde psikolojik rahatsızlıklara
kadar varan problemlere neden olabilir. Yapılan araştırmalar gülüşüne güvenen bir bireyin
sosyal, iş ve günlük hayatında diğer bireylere oranla çok daha mutlu ve başarılı olduğunu
göstermiştir. Dişlerimiz gülüşümüzü, gülüşümüz de enerjimizi yansıtır. Güzel bir gülümseme
kişisel özgüven demektir. Diş hekimliğinde bununla ilgilenen bilim dalına ‘estetik diş hekimliği’
adı verilir.
Estetik diş hekimi öncelikle hastasını tanımalı ve beklentilerini algılamalıdır. Unutulmamalıdır
ki, her bireye uygulanması gereken tedavi farklıdır. Burada hastalarımızın özel zevkleri,
sosyo-ekonomik düzeyi, mesleki faktörler vb. gibi birçok konu incelenmelidir. Daha sonra
ise fiziksel faktörler devreye girer. Estetik diş hekimi, hastasının hoş ve çekici olarak
algılayacağı bir gülüş tasarlamalı ve kusurlu olan görüntüyü düzeltmelidir. Amacı hasta açısından
estetik yönden kabul edilebilir ve biyolojik açıdan uyumlu bir diş dizisi meydana getirmektir.
Bunun için gerekirse ön muayene çok uzun tutulmalı, hastanın teşhis modelleri ve fotoğrafları
alınmalı, beklenen sonuç tam ve açık bir şekilde ifade edilmelidir. Estetik diş hekimliği
çok hassas bir bilimsel çalışmadır. İdeal görüntüyü sağlamak adına sağlıktan ödün verilmemelidir.
Estetik cerrahlar, estetik diş hekimleri, belli başlı tıbbi kurallar dahilinde çalışmalarını
sürdürürler. Aşağıda sizlere estetik düzenlemede hangi faktörlerin etken olduğunu belirteceğiz.
Ağız, yüz ve baş bölgesinde mevcut belli başlı açılar ve oranlar vardır. Bu kurallara göre
tedavi yapıldığında estetik bir görüntü yakalamak neredeyse garanti olacaktır. Fakat şunu
belirtmek isteriz ki, estetik göreceli bir kavramdır ve herkesin estetiği birbirine uymayabilir.
Örneğin ben ‘A’ şahsını çok güzel bulurken, bir başkası onu hiç de güzel bulmayabilir. O
nedenle estetik diş hekimliğinde hastanın beklentilerini anlamak en önemli kriterdir.
Sonuç olarak uygulanan teknik ve kullanılan materyale diş hekimi karar verecektir. Tedaviye
başlamadan önce materyalin kalitesi ve hasta için uygunluğu tespit edilmelidir. Sağlam bir
karar verme yeteneği, teknik becerilerini geliştirme arzusu ve mevcut yeni ürünlerden sürekli
haberdar olma çabası, hekiminizin sahip olması gerekene en önemli özellik olan doğal estetik
algısı ve vizyonu ile birleştirilmelidir.
...
Normal diş çekimleri, gömük yirmi yaş ve diğer gömülü dişlerin çekimi, kök uçlarında apikal lezyon olan dişlerin endodontik cerrahisi, kistlerin alınması, protez için çene kemikleri ve yumuşak dokuların cerrahi olarak düzenlenmesi (kret düzenleme, sulcus derinleştirme vb preprotetik cerrahi), dişetlerinin cerrahi olarak şekillendirilmesi (gingivoplastiler), abse drenajı , dil ve dudak frenlumunun serbestleştirilmesi gibi cerrahi işlemler ağız diş ve çene cerrahisinin hizmet alanlarıdır.
Sedasyon Nedir
Hastaya uygulanacak diş tedavisi belirendikten sonra, bazı sedatif(diyazem benzeri), sarkotik analjezik(morfin benzeri) ve bazen hipnotik bir ilacın kombinasyonu ile hasta rahatlatılır ve kısa bir amnezi (unutkanlık) sağlanıp, lokal anestezi ile hastanın diş tedavisi kısa sürede tamamlanır.
Genel Anestezi Nedir?
Halk dilinde narkoz diye bilinen genel anestezi başlıca üç grup ilaç kombinasyonu ile sağlanır.Anestezi Komplikasyonları
Tıptaki gelişmeler sayesinde, anestezide kullanılan ilaçların yan etkileri oldukça aza indirgenmiş olup, vücuttan hızla atılmaktadırlar. Ayrıca günümüzde mevcut medikal teknoloji ile gerek anestezi cihazları gerek hasta monitorizasyonu ile hastaların tüm vital bulguları çok yakından takip edilebilmektedir. Bu nedenlerden dolayı anestezi, uygun şartlarda deneyimli uzmanlar tarafından yapıldığı sürece, anesteziye (genel veya sedasyon) bağlı oluşan komplikasyonlara oldukça az rastlanılmaktadır. Hastalarımızın anestezi öncesi en az 8 saat aç olmaları gereklidir.
Pre-op Anestezi Muayenesi
Hastalarımız öncelikle ihtiyaçları saptanıp gerçekleştirilecek diş tedavileri, ilgili bölümlerce planlanır ve sonrasında pre-op anestezi muayeneleri yapılır. Anestezi muayenesinde öncelikle hastanın detaylı özgeçmiş (öncesinde geçirdiği ameliyat ve hastalıklar, sürekli kullandığı ilaçlar vb.) bilgileri edinilip, fizik muayenesi gerçekleşir. Gereken tetkikler yapıldıktan sonra ameliyat randevusu verilir...
Anestezi Risk Grupları
- Herhangi bir sağlık sorunu olmayan ve anestezi riskleri en az olan hastalardır.Genel Anestezi ve Sedasyon Uyguladığımız Hasta Grupları
Çocuk ve erişkin hastaları 5 grupta inceleyebiliriz.
- 4 Yaşından küçük çocuklar(bu grup çocukların ikna yolu ile diş tedavileri oldukça güçtür)